Boşanma Davası Sebepleri Çekişmeli Boşanma Davası Süreci Nasıl ilerler
Medeni Kanunu’na göre boşanma davası sebepleri:- Zina
- Hayata Kast ve Pek Kötü Davranış
- Suç İşleme ve Haysiyetsiz hayat sürme
- Terk
- Akıl Hastalığı
- Evlilik birliğinin sarsılması
Herkes tarafından “şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası” aslında Medeni Kanun md.166’da yer alan “Evlilik birliğinin sarsılması” nedeniyle açılan genel bir çekişmeli boşanma davasıdır. Çekişmeli boşanma davası hem genel sebeplere hem özel sebeplere dayanılarak birlikte açılabilir. Mahkeme her iki yönden de gerekçeleri inceler ancak önce ileri sürülen olguların özel sebeplere dayandığı tespit edilirse öncelikle özel sebeplere dayalı olarak boşanma kararı verir. Ancak ileri sürülen olgular özel boşanma nedenlerini teşkil etmiyorsa mahkeme genel sebeplere bağlı olarak boşanmaya karar verir. Türkiye’de boşanma davası açanların %90’ı genel boşanma nedenlerine dayanmaktadır.
Boşanma özel sebepleri
1-Zina
Zina, eşlerden birinin, evlilik birliği devam ederken, karşı cinsten bir kişi ile isteyerek cinsi münasebette bulunması şeklinde tanımlanmaktadır. Zina, mutlak bir boşanma nedenidir. Ancak aldatılan eşin zinayı affetmesi, tarafların yaşananları anlaşarak çözüme ulaştırdıkları, zinanın aldatılan eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmediği anlamına gelebilmektedir. Bu nedenle aldatılan eş, sonradan affederse artık bu sebebe dayanarak boşanma davası dava açamayacaktır. Affetme herhangi bir şekil şartına bağlı değildir; açık bir beyanla yapılabileceği gibi, ortak hayatın devam ettirilmesi de bir affetmedir.
Aldatmadan ne kadar süre sonraya kadar dava açılabilir?
Zinaya dayanan boşanma davası açılırken, kanunumuzda altı ay ve beş yıl olarak belirlenmiş olan hak düşürücü sürelere dikkat etmek gerekmektedir. Peki bu süreler nasıl başlar?
- Altı aylık süre, aldatılan eşin aldatıldığını öğrenmesinden itibaren başlar. Yani öğrendikten sonra altı ay içerisinde boşanma davası açılmalıdır, aksi takdirde dava açamayacaktır.
- Beş yıllık süre ise, zina fiilinin işlendiği tarihtir. Aldatılan eş, zinayı beş yıldan sonra öğrenmişse dahi, artık zinaya dayanarak boşanma davası açamayacaktır. Bu durumda altı ayık süre dikkate alınmaz.
Dikkat edilmesinde fayda olacak husus da şudur ki, yeni bir aldatma söz konusu olduğunda süreler tekrar başlar.
2- Hayata kast ve pek kötü veya onur kırıcı davranış
Medeni Kanun madde 162/I’e göre,“Eşlerden her biri diğeri tarafından, hayatına kast edilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.”
Hayata kast, pek kötü davranış ya da ağır derecede onur kırıcı davranışa maruz kalan eş, yine affetmesi halinde bu sebeplere dayanarak dava açamayacaktır. Yine süreler zinada olduğu gibi altı aylık ve beş yıllık olmak üzere hak düşürücüdür.
3-Suç işleme ve Haysiyetsiz hayat sürme
Medeni Kanun madde 163’e göre;“Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.”
Küçük düşürücü suç belirlenirken toplumdaki anlayış dikkate alınır. Örneğin; hırsızlık, cinsel suçlar gibi… Bu suçların bir defa işlenmesi dahi boşanmaya dayanak teşkil etmesi için yeterlidir.
Haysiyetsiz hayat sürmenin varlığının oluşabilmesi için bir süreklilik olması gerekmektedir. Örneğin; ayyaşlık, kumarbazlık, seks işçiliği…
Bu sebebe dayanarak dava açmak, herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı değildir. Ancak, aradan uzun süre geçtikten sonra belirtilen sebeplere dayanılması durumunda, ortak hayatın çekilmez hale geldiği iddiasının ispatı güç olacağından; zaman geçirmeden dava açılması yerinde olacaktır.
4-Terk
Medeni Kanun madde 164’e göre; eşlerden birinin haklı bir nedeni olmadan ortak konutu terk etmesi boşanma sebebidir. Ancak bu tek başına yeterli değildir, kanun terk fiilinin yanında başkaca şartların da mevcudiyetinin olmasını aramaktadır. Nedir bunlar?
Terk haklı bir nedene dayanmamalıdır. Veyahut haklı bir nedeni olup da haklı nedenin ortadan kalmasından sonra ortak konuta dönmemek de terk sayılmaktadır. Eşlerden birinin diğerini terke zorlaması, örneğin ortak konuta almaması, kapı kilidini değiştirmesi gibi sebepler de terk sayılmaktadır. Ancak bu durumda terk eden kişi, eve almayan kişi olarak kabul edilecektir.
Terk olgusuna dayanarak boşanma davası açılabilmesi için, terk edilen eşin diğerine ortak konuta dönmesini ihtar etmiş olması aranmaktadır. Yani, terke dayalı boşanma davasının açılabilmesi için, ihtardan önce dört ay; ihtardan sonra iki ay olmak üzere, terk fiilinin üzerinden altı ay geçmesi gerekmekte; boşanma davası ancak bu sürenin sonunda açılabilmektedir.
5-Akıl hastalığı
Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Akıl hastalığının boşanma davasının açıldığı anda var olması yeterli olup herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı değildir.
Bir hukukçu olarak tavsiyem, bu sürecin bir avukat yardımıyla yürütülmesidir. Aksi takdirde uygulamada sıkça karşılaştığımız üzere kendi başınıza açmış olduğunuz boşanma davanız bir kördüğüme dönüşür.